9 Aralık 2014 Salı

Özet

Arada ay ay gelişimini kaydediyorum biryerlere heryerlere :) Mesela telefona not alıyorum, takvime not düşüyorum, ajandaya yazıyorum, instagrama tarih atarak paylaşım yapıyorum vs. Eksik kalmasın diye ara ara bloğada yazıyorum :) Napalım bazen dağınıklığını deliliğini annelik deyip gizleyivereceksin.

Bu ay (8. ayın) güzel geçti. Büyüdüğünü iyiden hissettirdin. Acıktığında mama, emzik istediğinde meme diyorsun tabii canın isterse. Baba dede artık hiç eksik olmuyor dilinden. 5 aylıkken hiç zorlanmadan söylediğin anne ise rafa kalktı :( Toss yapıp kafa tokuşturmayı, çav bella da hop hop yapıp dans etmeye başladın. Bizimle herşeyi yapabiliyorsun uyku saatini kaçırmadığımız sürece. Dışarıda olmaya bayılıyorsun herşeyi inceleyip dokunmak istiyorsun. Genel olarak huzurlu mutlu bir bebeksin ama dişlerinin verdiği uykusuzluk geceleri bizi çok yoruyor. Artık herşeyden yiyebiliyorsun tabii yine canın isterse. Bazen sana özel yapılan yemeklerin yerine lahmacun yiyebiliyorsun mesela :) Birlikte yemek yemeyi çok seviyorsun büyüyorsun bebeğim büyüyorsun çok şükür. Öyle tepkiler veriyorsunki babanla kendimizi seni seslendirirken buluyoruz :) Biraz eğlenmek bizimde hakkımız sonuçta :)

Seninle hayat hareketli eğlenceli. Zaman hızla geçiyor. Ben inanamıyorum. Gelsin aylar yıllar bizde arada özetleyelim :)

29 Kasım 2014 Cumartesi

Şükür


Bu ay biraz zorlu geçti çocuk, bunu yazıyorumki günün birinde okuduğunda tüm bunları anlaki tek başına değilsin. Sıkıntılı dönemler geçiren bazen yorulan yılan bazen hiçbirşey olmamış gibi devam eden yoluna tek sen değilsin. Zaman zaman herkes yaşar. Tek başınada zorluklarla karşılaşabilir insan, bir aileye sahipkende karşısına dikilebilir koca duvarlar. O zaman hem tek başına hem hepbirlikte karşı durmak zorundasındır. Bu ikisi arasında kalmaksa bazen sıkıntıları bile arka plana iter bambaşka bir problem yumağı olur.
Belki egodan belki fedakarlıktan kahraman kesilir gereksiz yere insan. Tek başına mücadele verir. Kimse bilmeden üzülmeden o herşeyi halleder ya da sabrederek bir başına atlatabilir sanır zamanı. İnsan ya işte bir noktada tıkanır ve en zayıf noktadan patlar. Kırar kırılır.
Olur ya insanız işte herşey bizim için. Her nolursa olsun yanınızdakiler aileniz, kırsanız toplanır, kırsa toplar, kızsa geçer, üzülsen unutursun, sarılın geçer.
En önemlisi iyisine kötüsüne  her gününe bize verdiği şanslara şükretmek. Hissetmek bir kez daha yaşamanın güzelliğini. Acıda da sıkıntıda da vardır alınacak dersler. Bunu unutmamak gerek. Aldım öğrendim şükrettim.

5 Kasım 2014 Çarşamba

Özgürlük


Neye göre kime göre özgürlük?
Bu soruya verilen cevaplar bile kişinin özgürlüğünün sonucudur bence ve hatta 'bence' kelimesini kullanabilmem bile özgür olduğumun ifadesidir aslında.

Benim en derinden hissettiğim şekilde özgürlük; umduklarımın gerçeğe dönüştüğü anda hissettiğim duygudur. Kimseye hesap vermeden izin almadan gerçekleşir hisler, sınırsız sorumsuzdur. Ruhun özgürlüğüdür benim için özgürlük, fikrin özgürlüğüdür. Kimse prangalara bağlı yaşamıyor tabiiki ama söylediğim insanın içsel dinginliği ve özgürlüğü huzuru getirir, en azından benim için öyle.

Son olarak Doğa'nın dünyaya gelmesi bende müthiş bir özgürlük duygusu uyandırdı bitip tükenmek bilmeyen bir enerji mutluluk huzur sevinç barındıran. Yıllarca dirsek çürütüp bitirdiğim okullar sağlayamazdı bana bu başarma duygusunu. Okuduğum kitaplar ancak ifade etmeme yardımcı olabilir galiba. Herkesin içindeki özgürlüğü keşfetmesi umuduyla...






5 Ekim 2014 Pazar

Küçük mucizeler


Anne olmak küçük mucizelere şahit olmak demek hatta bir süre sonra hayatınız içinde o kadar çok gerçekleşmeye devam edecekler ki sıradanlaşmaya yüz tutacak. Aman benimsemeyin durumu. Heycanlanmak güzel şey unutmayın.
Gözlerini sabit dikip bakarken el kol kıpırdamaz sessizce bakardın bana izlerdin beni ya da omzuma yatıp daha çok boynuma doğru burnunu sokup küçük küçük solurdun. Ben senin kokuna hayran sen benimkine. Karşılıklı huzur bulur uyurduk.
Zaman hızla geçti büyüdün. Yani galiba:)  En azından eskisine oranla:)
Şimdi çırpınıp duran eller ayaklar kimi zaman burnuma kimi zaman boynuma kulağıma koluma göğsüme ayağıma çarpıyor ( bildiğin dövüyorsun artık böyle anlattığıma bakma:) ) Gözler fıldır fıldır ama hala sıkıldığını sevindiğini ya da canının yandığını ilk gözlerinden anlıyorum 😌 Can diyorum ya hep böyle birşey işte ☺️
Oyun halısı dar gelir oldu artık bıraktığım yerde kaldığın zamanları hızla unutuyorum. Kısa kısa kendi kendine desteksiz oturmaya başladın. Arada burnunun üstüne çakılıyorsun ama olsun o kadar☺️ Ek gıdaya başladık, yeni tatları pek sevmiyorsun ama gariptir bende beni üzmemek için  yemeğini bitiriyorsun hissi uyandırıyorsun. Sanki ben üzülmeyeyim diye herşey. O kadar hassassın ki bana belki ondandır böyle hissetmem.
Ek gıda serüveninde en zor şey evden uzakta olmak galiba. Yarın bayram biz memleket yolcusu. Beslenmeyle ilgili herşeyini yanıma almama rağmen çocuk aç kalacakmış gibi hissediyorum. Galiba bu duruma fazla konsantre olmamdan kaynaklanıyor.
Anne olmak böyle işte naparsan yap için hep koşmaya devam eder. Bazen yetemediğini düşündüğü için bazende sevinçten mutluluktan. Dilerim herkesin içi böyle bir nedenden koşsun coşsun. İyi bayramlar😊

19 Eylül 2014 Cuma

Olur öyle bazen


Bloğumuz yeni çok ara vermemek lazım belki ama bizim bloğumuz Doğa'nın Güncesi. Sonuçta Doğa müsade ettiği sürece yazmam sözkonusu oluyor.
Araya serpiştirdiğimiz günlerde neler oldu diye şöyle bir bakarsak, 'anakız esti şöyle bir çıkalım dedik' turlarına başladık (fakat çok hızlı bir giriş yapmışız, yürünen üç saatin ardından birkaç ayak parmağım su topladı:) ) , sebze püresi denemesi yaptık pek başarılı olamadık galiba ( eşit miktarda patates havuç kabak ve biraz pirinçten oluşan bi karışım hazırlayıp az da zeytinyağı ekledim, tuzsuz olmasının dışında gayet iyiydi aslında, iki çay kaşığını zor yuttu :( ) ,  armutu tek başına ( erikle karıştırmadan ) ve ölçüsünüde artırarak yemeye başladık. Yeme içme konusunda henüz meyvenin dışına çıkmadık. Miktar ve çeşitleriyle oynuyoruz, yanında tabiiki anne sütü. Ufak tefek kazalarda atlattık malesef. Kafasını çarptı yavrucak iki kez, aslında bir kaşını bir kafasını. Off yazarken bile üzülüyorum ama oldu işte. Galiba soğuk kanlılığımızı korumayı başardık. Taze anne ve babalığımızı içimizde tepine tepine yaşasakta birbirimizi sakinleştirmeyi başardık. Neyse ki problem yok şükür. Olur öyle bazen napalım :(:
Yarın altı ayımızı dolduruyoruz. Dolu dolu geçen altı ay bitip gitti bile. Hala inanamıyorum zamanın hızına. Nasıl geçiyor anlamıyorum, anlar anılar gözümüzün önünden akıp gidiyor. Tekrar yaşanmayacak ama asla unutulmayacak anlar. Hayatımın en anlamlı  zamanlarını yaşadım yaşıyorım:)  Çalışmama kararımın ne kadar doğru olduğunu anlıyorum içim  rahatlıyor. Mutluyum huzurluyum.
Buarada anne dedi ;)

12 Eylül 2014 Cuma

Kavuşmak


Her yeni güne kavuşmaktır aslolan.

Her sabah açınca gözünü kavuşmaktır yeni sebeplere hayat. Bazen bir bebeğe bazen bir dilim keke uyanır insan. Aslında ikisi arasındaki koca bir skalayı anlatmak istemiştim ama düşününce ikiside mis kokar. Uyanmak için sağlam sebepler yani :)

Uyanmak yeniliklere bilinmeyene hoşgeldin demek ve her yeni gün bizlere verilmiş yeni şans bir bakıma. Yapamadıklarımız yaşayamadıklarımız için başlamak için güzeldir yeni sabahlar.
Herkes yeni mis kokulu sabahlara uyanır umarım, kavuşur dileğine yeni günde.

9 Eylül 2014 Salı

Mutluluk


5 ay evet :)
Geçti ve gitti. Avucumuzdan uçup giden bir kuştüyü misali. O kadar güzel ve yeniydiki herşey . Hergün yeni birşey öğreniyordum. Hamileliğimde o kadar okumama rağmen pratikte herşey bambaşkaydı. Hergün yeni şeyler biriktiriyordum Doğa'nın sayesinde.

Bir bebeğin hayatınıza girmesi demek içinizdeki başka bir bireyin ortaya çıkması demek. Bu durumda hayatınıza dahil olan yalnızca bir bebek değil, bir bebek bir anne ve bir baba oluyor. Hep söylediğim gibi insan kendisi için asla yapmayacağı şeyleri çocuğu için şıp diye yapıveriyor. Az ya da çok kendi hayatından fedakarlık gösteren hatta bazen kendini unutan bu yeni kafa canlılara anne ve baba deniyor. Hamilelik döneminde 'Hayatımızda hiçbirşey değişmeyecek, o bize dahil olacak sadece' safsatasıda böylelikle rafa kalkıyor.

Yeni bireyler olarak bebeğiniz için yaptığınız şeylerin bazı ortamlara uymadığını farkettiğinizde artık utanmıyor gülüp geçiyor yahut duruma göre büyük ciddiyetle yapmaya devam ediyorsanız, hayırlı olsun artık 'oldunuz'. Bir erkek ve bir kadın olarak ulaşılabilecek en üst mertebeye ulaşmış olmanın verdiği rahatlık diyorum ben bu duruma. Hiç olmaması gereken ortamlarda üstelikte sürekli gaz çıkartarak size adeta yapışan ve konuşamadığı için derdini yalnızca ıkınarak ya da ağlayarak anlatabilen bir canlı düşünün (bizde bir adet bulunmakta an itibariyle:) ) böyle bir durumda bile o miniğe içinizden gülümsemek geliyorsa varolan küçük ya da büyük egonuz artık kalmamıştır.

Anne ve baba olmak bir bebeğe sahip olmaktan daha fazlası aslında, bir bebeği yetiştirmenin ve hayata hazırlamanın yanında, sizlerde hep varolan ama farkında olmadığınız yumuşacık bir yanınızı adeta bambaşka bir insanı ortaya çıkarmak bence.
Umarım bebek sahibi olmuş ve olacak tüm bireyler bu hali yalnızca duyguları tazeyken değil hayatlarının kalanında da hissederler. Çünkü bunun adı mutluluk :)

6 Eylül 2014 Cumartesi

İlk

İlkler güzeldir.
Herşeyin en yalını en masumudur ilk olan.
İlk bakış, ilk gülüş, ilk okul, ilk kelime, ilk aşk, ilk bebek... Bukadar çok yazınca sanki değişiyor kelime :) Velhasıl başladım yazmaya ilk yazım değil belki ama ilk yayınlanmış yazım. Kızım için Doğa için yazmaya başladım bugün. Dizlerimde uykuya dalmış, minik ellerini sımsıkı yumruk yapıp göğsünde birleştirmiş salınırken tamda.
Ne güzel bir duygu ne hoş. Anlatılması zor tarifi yok.